top of page
göl

Kendilik: "Öz Benliğinizi Anlama Sanatı"

  • Yazarın fotoğrafı: Gözdem Özdem
    Gözdem Özdem
  • 20 Ağu 2024
  • 2 dakikada okunur

Hadi biraz kendimizden, şu kendilik hallerimizden bahsedelim. Kendilik dediğimiz zaman ya da kendimizden bahsedeceğimiz zaman aklımıza hemen şu cümleler gelmiyor mu?

‘Ben ….çok severim. Ben öyle biri değilim.’ gibisinden cümleler..

Hadi biraz kendimizden, şu kendilik hallerimizden bahsedelim. Kendilik dediğimiz zaman ya da kendimizden bahsedeceğimiz zaman aklımıza hemen şu cümleler gelmiyor mu?
"Kendilik: Öz Benliğinizi Anlama Sanatı"

Bu satırları çoğaltabiliriz. Yani insanlara kendinizi anlatır mısınız? Dediğimizde ben öyle değilim ben böyle değilim ya da ben şöyle biriyim gibisinden cümleler duymamız muhtemel. Peki, asıl bireyi tanımlayan şey gerçekten bu cümleler mi? Kendilik dengesi dediğimiz şey gerçekten de bu mu?

Düşünülesi…

Belki de bizi tanımlayan şey, neyi yaptığımız veya neyi yapmadığımız değil; olaylar ve durumlar karşısında verdiğimiz tepkiler olabilir mi? kendilik dengemizi bozan şeyler neler? Herhangi bir olay ve durum karşısında iç dengemizi bozan veya koruyan şeyler karşısında verdiğiniz reaksiyonlar bize dair neyi anlatır? Acaba bu reaksiyonlar bireyin kendisinden yani kendilik halinden bahsetme biçimi olabilir mi?

 Bazen iç dengemizi bozan şeylere karşı öfke tepkisi verilebilir, bazen iç dengemizi bozan şeye karşı inkar tepkisi verilebilir, bazen de kaygı tepkisi görünür olabilir. Aslında bizim kendimiz ile kurduğumuz ilişkiyi tanımlayan ise,  bu tepkileri verdikten sonra, bu tepkiler ile kurduğumuz ilişkilenme halidir. Bir örnek üzerinden açıklayacak olsam; trafikte birisi ile tartıştınız ve tartışma halinde öfkelendiniz. Bu duyguyu yaşama haliniz nasıl devam ediyor? Başkasını suçlayarak mı?, beklentide kalarak mı? Kendinize bakarak mı? Özetle birey nasıl bir ilişkilenme halinde. Bireyin mevcut ilişkilenme hali her neyse; bu ilişkilenme bireyin kendi iç dengesini sarsabilir ya da iç dengesini bulamayan birey savrulabilir.

 Aslında değişimden, değişen durumların birey üzerindeki etkisinden bahsediyoruz. Değişim, insan ve doğadaki değişmeyen ana unsurlardan olup doğadaki her türlü oluşta görülmektedir. Bu yüzden Heraklitos“Değişmeyen tek şey değişmenin kendisidir” diyecektir.

Aristoteles’in felsefesinde varlığın taşımış olduğu potansiyel önemlidir. Bir varlık kendi doğasında gizli olan potansiyelini en son sınıra kadar gerçekleştirdikten sonra, yani özünü/formunu gerçekleştirdikten sonra yavaş yavaş kendisini oluşturan unsurların çözülmesi ile karşılaşır, en nihayetinde varlık bütünlüğü bozulur ve o varlık, varlığını kaybeder. Buna felsefede “kendini gerçekleştirme” adı verilmektedir.

Aristo’nun kendini gerçekleştirme halini özetleyen şu satırlara bakabiliriz.

Bir adam içinde ben varım

Beni gören yok içerde kalmışım

İşte tamda o dağılma hali, görmek ve görülme  arasında gidip gelen kendilik, kendini bulma yolcuğu..uzun terapi çalışması sonucunda tanımlanabilecek cevaplar olabilir. Yeni bir hayat,  savaşmak demektir…


Sevgilerimle…


 
 
bottom of page